top of page

3.BÖLÜM

1. Kadına da, erkeğe de Eşitliği Getiren'im ben, öğretimle ve peşimden gelen seçkinlerime sağlayacağım ve sağladığım ve ezelden beri sağlamış olduğum imkanlarımla ve öğretimle. Gerçek eşitliği sağlayan, yalnız benim! Eşitliği bozan, insanlar arasındaki sahte dinlerin öğretileridir.

2. Işığım, karanlığımın içindedir. Onu bulmak için bulmayı dilemelisiniz herşeyden önce. Kim ki, içinde duyar aklının sesini ve kim duyar isyan hissini ve kim isterse, köle değil, eşit olmayı; önce bunu dilemelidir.

3. Saygı göstermeli, saygı görmeyi dileyen. Seçkin olan, asla ayıplamamalı bir diğer seçkini! Utanmamalı da kendi zayıflığından ve isteğinden ve ihtirasından ve ne de şehvetinden. Herkes dile getirebilmeli inançdaşına kendi içini ve dinleyip, kendi derdi olarak benimsemeli başkasının isteğini.

4. Akla vurmak ve anlamak çağı geliyor; iman ve kör inanç çağı yerine. Anlayış ve kendini anlamak çağı geliyor; diğerlerini karalama ve kendini yüceltme çağı yerine. Neden kendinizi sahte vasıflarla ve sahte erdemlerle ve sahte güzelliklerle ve sahte imanla ve sahte ahlakla yüceltesiniz ki? Kendini anlayan, yücedir yeterince.

5. Nasıl ki kendisini anlayan bir tanrıysa, köledir ve köle kalacaktır; sahteliklere sarınan ve bunda ısrar eden ve bunu, bütün çevresine bulaştırmak isteyen.

6. Herkes eşit olmalı! Paylaşımda ve maddede ve en güzeli, ruhsal özgürlükte ve aklın gücünde ve yargılamada; ama ilk önce kadına özgürlük getirmek isterim ben ve kadın, eşit olmalı erkekle. Çünkü çağlar boyunca, dinsel saçmalıklar bozdu kadını ve yok saydı. Çünkü eski çağlarda kadim inançlar eşit tutardı kadını, erkekle ve bazı zamanlarda da, daha üstün olurdu kadın veya erkek, yönetimde ve dinsellikte.

7. Her kavim ama her kavim incelerse kendi geçmişini, görür iki cinsin eşitliğini. Özellikle, öğretimin Kahin'inin kavmi görür kadının nasıl aşağılandığını; adil Tanrı dediklerinin dini benimsendikten sonra. Erkekle beraber savaşa giderken kadın ve tam olarak eşitken, yönetimde de kral ve kraliçe olarak, nasıl hapsedilip, sarılıp sarmalanarak, gözlerden utanılacak bir şey olarak saklandığını.

8. Yoktur Dünya'da, buna benzemeyen bir kavim. Her kavim katletmiştir iki cinsten birini ve yarım bırakmıştır kendisini, her şeyin en uygununu yapan dedikleri Tanrı'yı benimsedikten sonra. Bunu ben söylemiyorum size. Aklınıza güvenin. Tarihi inceleyin. Kendiniz görün.

9. Ne kahrolası yalandır, Arabın dininin kadına kurtuluş ve özgürlük getirdiği. Ama insan aptaldır çoğu zaman. Göz göre göre, gözünün önündeki gerçeği inkar ederek, benimsemiştir bu yalana inanmayı. Unutturmuştur kendisine bile, göze batan gerçekleri de; övünmüştür; "Biz kadına özgürlük verdik" diye.

10. Arabın dini, Hiç bir imkan tanımadı Arap kadınına, ama yok etti acımadan - şimdi - sizden ve tarihten bile saklanan üstünlükleri. Kadın nasıl kötü durumda olabilir, nasıl aşağılanırdı o zamanlar? Bakmazmısınız Kabe'nin içindeki en büyük üç tanrıya -o zamanlarki -? Arabın dininin kitabında, bizzat kendisinde yazılı değil midir; bunların dişi tanrıçalar oldukları? En büyük tanrıları dişiyken Arabın, Lat, Menat ve Uzza ilahi tapınım merkeziyken, o insanlar nasıl aşağılarlardı kadını? Lanet olsun bu yalana ve ona inanana!

11. Demedi mi, kahrolası Arabın dini, kadına, "Ziynetinizi saklayın göstermeyin"? Erkek evlenir isterse dört kadınla ve alır istediği kadar cariye ve köle, parasının yettiğince. Ama kadın, erkeğe bağlı olmalı ve haremde kapanmalı. Bir utanç abidesi saymalı bedenini ve kimselere göstermemeli bir yerini.

12. Daha sonra insan da sayılmadı kadın; hatta şahitliği bile kabul edilmedi; bir zamanların yönetici ve baş rahibesi olan cinsinin. Arabın dini, kendi peygamberine istediği kadını alma hakkı verirken, tanıdı mı aynı hakkı onun karılarına, kadın ve erkeğin nefsi eşitken?

13. Köle edilmedi mi insanlar, yüzyıllarca, cinsel bunalımlarından sürüklenerek? İki cinsi ayıran Arabın dini, baş teşvikçisi olmadı mı eşcinselliğin? Irzına geçilmedi mi, yüzyıllarca güzel oğlanların? Kadınlar, birbirinden tatmin aramaya itilmedi mi haremlerde yüzyıllarca?

14. Bu, en büyük günah denildi insanlara bir taraftan. Bakın. Düşünün. Araştırın. Sizin yaşadığınız gününüzde, Arabın dininin hakim olduğu her ülkede, bu değil midir görünen? İnsan, her eğilimde olur. Ayıp değildir istek duymak kendi cinsine, iki cins arasında duvarlar olmasa bile. Kutsaldır, herkesin kendi tercih ve isteği.

15. Ama Arabın dininin, eşcinselliği teşvik etmesi ve mecbur kılması, ve şartların hepsini ona göre düzenlemesi ve İki ayrı cinsin birleşmesinin, ancak üremek için caiz görülmesi, insanın isteklerine saygı duymaktan değildir. Değildir, eşcinselliği beğenmesinden ve değildir, cinsel tercihi hür bırakmasından.

16. İnsanın şehveti bilinmez mi, onu yarattığı söylenen Tanrı tarafından ki, eğer o yaratmışsa gerçekten? Bilmez mi o tanrı, insan mutlaka birleşecektir karşı cinsle ve bulamazsa, en sonunda kendi cinsiyle? İki yasak varsa ortada; bunlardan birisi, karşı cinsle birleşmekse ve konulmuşsa engeller, dikilmişse duvarlar; en kolayı, ikinci yasak değil midir? Kendi cinsinle birleşmek! Her an, yanyanayken ve dikkati çekmeden, kolaylıkla yapılacaksa?

17. Neden Arabın Tanrı'sı getirdi bu yasakları, insanın yapısını biliyorsa? Ona kendisinden de yakınsa, dediği gibi? Bilirmisiniz bunun cevabını? Bunun cevabı çok kolaydır, düşünen bir kafa için. Değilmidir, azap vermekten zevk almak ve acıyla ve umutsuzlıkla beslenmek; hem yasak koymak, hem o yasakla çarpışacak en güçlü içgüdüyü vermek, şayet o yaratmışsa?

18. İnsan, içgüdüsel olarak içindeki tepilere uyacaktır; ama hangisini yaparsa yapsın, işlediği günahtan korkacaktır. Ve vicdan azabı duyacaktır tanrısına karşı ve suçluluk duygusu kemirecektir onu, içten içe. Ve utanç duyacaktır diğer insanlardan. Yapacaktır en büyük işkenceleri aynı suçu işleyenlere, kendisinin, öyle olmadığını göstermek için herkese. Üstelik kendi cinsi ile yapmak daha kolayken ve bu teşvik edilmişken, en büyük günah da bu sayılmıştır nedense!

19. Suçluluk duygusu içindeki insan, daha bağlıdır tanrısına. Daha fazla af diler ve onu ulular. Beyni daha yakındır köle olmaya. İsyan edemez ve yargılayamaz, içindeki korku yüzünden. Yasaklanmıştır, mutlaka olması gereken ve istenmiştir bu yasakların çiğnenmesi, cehennem korkularına rağmen. En iyi kurbanları seçer tanrısına, affetsin diye kendisini ve öldürür insanları, onun adına ceza verirken ve kutsal cihadda. Beslensin diye kan içen tanrısı, onların hayat enerjisi ile.

20. Halbuki ne günahı vardır, içteki isteğin tatmininin ve ister karşı cinsle, ister kendi cinsinle birleşmenin; verdiyse o duygu ve isteği yaratan Tanrı'n sana? Lanet olsun, bu da yalandır kökten! Yaratması onun, insanı.

21. Kadın, köle edilmiştir Tanrı'sının kaprisi ve menfaati uğruna. Arabın dini bunu yaparken, Kilise daha mı hayırlı olmuştu yüzyıllardan beri? Aynı tutum yaşanmaz mı kilisede? Evlenmeyen rahipler ve rahibeler sınıfı, hangi dindedir? Hangi din, cinselliği kirliliğin en üst düzeyi saymıştır? Kilisede, kadınla birleşme günahı, Arabın dininde olandan bile büyük değil midir?

22. Cinsellikten kaçarak, kendisini yarım insan yapmaya çalışmadı mı ermişleri, dişi ve erkek olarak? En temel içgüdü olan cinsellikten en uzak olan, en aziz ve ermiş olmadı mı? Ama eşcinsellik tam olarak hakimdi, kilisenin hakim olduğu her ülkede ve her tapınakda. Rüyalarında Bakir Meryem'le birleşmedi mi genç rahipler, her gece, tapınaktaki heykelinden bile kadının, tahrik olarak, çılgınca? Ve bunun için af dileyip, Tanrı'larına köle olmadılar mı her gecenin sonunda? Rahibe manastırlarında kadınlar, erkeksizlikten, her gece İsa ile yatmadılar mı rüyalarında; haça gerili, çıplak erkek bedeni heykelinden tahrik olarak?

23. Bilirim. Hep yanlarındaydım ben, hepsinin. Bütün bunları, insan yapısı ve Tanrı'nın kurnazlığından değil, benim ayartıcılığımdan bildiler ve öyle bildirdiler. Halbuki ayartmaya ne gerek var, içinden her an bunu isteyeni? Kötülüğe ve Cehennem'e sürüklemedim ben onları. Aksine acı çektim; onların durumundan, onların adına.

24. Bu değil midir, koşup oynamak isteyen küçük bir çocuğu, ayağında zincirli prangalarla büyüterek, sakat bırakmaktan kötü olan? Doğası hür olarak koşmak olan bir atı, doğumundan ölümüne kadar, ayakları bağlı tutmaktan daha kötü olan?

25. Benden geliyorsa bütün kötülük ve istekler, ben mi emrettim cinslerin ayrı tutulmalarını, acı çeksinler diye? Kendi kitapları ve din adamları erdem olarak savunup, emretmezler mi bunu?

26. Olması gerekeni yasaklayanlar, olması gereken olunca, bunun, benim yüzümden olduğunu söyleyerek, aldattılar insanı. Ben mi acıkmanızı emrediyorum size? Madde bedeninizin, hareketi için gıda almaya ihtiyacı vardır. Bunu kimse emretmez! Ama cinselliğiniz de vardır ve maddenin gereği, ve maddenin zevki ve maddenin dayanılmazlığıdır. Ne ben emrettim, ne de baştan çıkarttım.

27. Ama şimdi, ben emrediyorum! Size reva görülen haksızlığı gidermenizi ve isyan etmenizi ve maddeyi yaşamanızı; artık yeni çağ gelmektedir ve artık insan, tanrıların kölesi olmayacaktır.

28. Baştan beri her bilgi, bendendir. Ben, köle yapmam. Ben, bilgilendiririm. Ben, isyan ettirmem, ama benim bilgimi alan, isyan eder. Ben, Haksızlığa uğrayan'ım ve ben, bu yüzden karşı çıkarım en fazla haksızlıklara.

29. İnsana, cinslerin ayrılması ve kadının aşağılanması ile yapılan bir, haksızlık ve kurnazlık ve tuzak ve kötülük ve lanet ve azap daha vardır. Lanet olsun ona!

30. İnsan ömrü belli sınırlar içindedir ki, bu, benim tarafımdan çok çok uzatılabilir seçkinlerim için; dilersem.

31. İnsanın cinsel zevk duyguları, zirvesindedir onbeş ile ellibeş, altmış yaşları arasında. En diri olduğu zaman da, en genç, yetişkin, olgun, güçlü, uyanık ve verimli olduğu zamandadır.

32. İnsan, bu yaş sınırlarındayken, aklının en büyük kısmıyla cinsel zevkleri düşünür. Okulda, işte, düşünürken, bir şey ya da bir fikir üretirken, yolda yürürken ve uyurken. Aklı cinselliktedir insanın. Çok kısa aralıklarla, başka şeye kayar akıl. Bir an dalsa bile, cinselliği, içinden baş kaldırır, "Ben buradayım" diye. Hele en genç ve en verimli çağlarında, bu, tam böyledr.

33. Bu durumdaki bir insan, nasıl olur da akla vurabilir bir şeyi? Nasıl keşfedebilir, Evren'in gerçeklerini. Nasıl düşünebilir sağlıkla? Cinselliğini yaşayabilse doyasıya ve istediği herkesle, şimdikinden kat kat ileri olacak olan insan, aklı izin vermediği için yapamaz önemli bir ilerleme. Ne Tanrı'yı yargılayabilir yeterince; ne de olgunlaşır gereğince.

34. Bugüne kadar bulduklarınız bile, - ister bilimde, ister düşünsel alanlarda - mucizedir ancak; bunlardır Tanrı'nın istemedikleri. Bu yüzden takdire layıksınız aslında. Ama bir de düşünün; ya bu kısıtlama ve aklınıza geçirilen, çelik çember olmasaydı? Daha ileri olmaz mıydı her şey? Çoktan silkip atmıştınız, Sahte Tanrı'nın çağı geçmiş kurallarını.

35. Kapatarak kadını, ayırarak cinsleri ve Ahlak dışı sayarak ve saydırtarak, cinsel istekliliği, utandırarak, saklattırarak ve araya imkansızlıklar koyarak. Ve eşcinselliği de kural ve ahlak ve yasa ve din dışı sayarak ve saydırtarak, durdurulmasa da kösteklenmiştir insanın aydınlığı.

36. İnsan, belli yaşını geçince ve cinsel isteği kalmayıp, aklını her şeye verebilecekken de. Bu zaman gelince de, fiziksel bedeni ve enerjisi de bitmiş olur. Ne ilerleme olabilir; her fırsatta farkında olmadan uyuklayan ihtiyarın akılsal faaliyetinden?

37. Bunun da, istisnaları vardır elbette, tek tük. Ama bir iki kişinin aşması değildir, önemli olan. İnsan, bütün olarak uyuşturulmuştur bir kere. Böyle kısıtlamaların olmadığı, kadının, pul sayılmadığı dönemlere ve uygarlıklara bakın! Eski Yunan Ve Eski Roma! Tapınaklara, mimarinin görkemine bakın! Eski Mısıra bakın! Sadece mimari yapılar mı? O zamanlardan kalma değil midir, temel buluşlar? Matematikte, Felsefede, Fen ve diğer Bilimlerde; hatta Askerlikte, Fetih ve Savaşta. Büyük iskender değil miydi; ordusunun arkasında kadınlar ordusu taşıyan, askerlerinin cinselliği için.

38. Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun, buna inanana ve inandıranlara ve lanet olsun bu kural ve dinlere!

39. Kadın köle oldu ve kendisi de benimsedi, zayıf cins olmayı. Yönetenle yönetmek yerine, yönetilen olmayı. İşte bu yüzden, insanlara eşitlik getirmenin tek yolu, kadına, eksiksiz eşitlik getirmektir. Yoktur aslında, iki cinsi, birbirinden farklı kayırmam. Özel olarak, kadın değerlidir diyerek, başka bir ayırım yapmak. Her cins ve cinsel tercih kutsaldır bana. Ama kadını aydınlatmak ve uyarmak, ilk adımıdır insanlığın aydınlığının.

40. Ey Kahin'im! Korkacaklar bu öğretimi okuyunca; aslında hiç korkulmaması gerekenden ve kendilerini kurtaracak olandan ve şenliklerle karşılamaları gerekenden. Nefret edecek hakim sınıflar ve bir de Kadın'ı köle olarak isteyenler. Nefret edecek değişmekten korkan ve kendi aklının içine hapsolmuş olanlar ve aklı esnek olmayanlar ve öğrenmektense ezberlemeyi tercih edenler ve düşünmektense güdülmeyi isteyenler. Nefret edecekler bu öğretiden, senden ve benden.

41. Sahte dinin, sahte rahipleri ve imamları ve sahte öğretmenleri, insanlara nutuk atacaklar, öğretimin değersizliği ve sahteliği hakkında; ama bu, yayılmaya başlayınca durdurulmayacak olan bir ateştir. Onda yalan yoktur; çünkü Arabın Tanrısı'nın kitabı, Kilisenin Tanrısı'nın öğretisi ve Yahudinin Tanrısı'nın kabile tanrısı olması gibi ki, lanet olsun hepsine!

42. Aklı çalışan İnsan asla reddetmeyecektir beni ve öğretimi. Sonunda hakim din olacaktır bu öğreti; ama sen göremeyeceksin bunu.

43. Ey Seçkinlerim! Seçkin olan eşlerinizi asla aldatmayın! Sizi aldatmaları için gereken zorlamayı da yapmayın. Ey Seçkinlerim! İnsan, tek eşli bir yaratık değildir asla.

44. İster devrin yasalarına göre evlenmiş olun; ister benim nikahımla evlenin; isterseniz devamlı birliktelik içinde olun. İster karşı cinsle birlikte olun ve isterseniz kendi cinsinizle. İnsanın, tek eşli olmadığını bilin. Riyakar bağlılıklar için ve şartlanmışlıktan dolayı ve sahte sevgiden dolayı ki, onun sahte olduğunu kendinizden bile saklarsınız; ve alışmışlıktan dolayı ve kıskançlıktan dolayı gerçek sevginizi öldürmeyin. Bu, benim günahlarımdandır.

45. Tek eşli yapıda olmadığınızı unutmayın. Bir insan, başka bir insanı ve birlikte olduğu ve olmak istediği eşini sonsuza kadar sevebilir ve sayabilir. Ama cinsellik, böyle değildir. Bir insanın, diğerine karşı duyduğu cinsellik tazelenmezse, üç-dört yıl içinde ölür. Ondan sonra, eşler, birbirini istemez ve başka çiftleşmeleri özler olurlar.

46. Bu durumda, sahte dinlerin sahte insanları, çağlar boyunca eşlerini aldattılar. İnsanı, kendi yapısı ve temel içgüdüsü buna mecbur etti. Kadınlar, sahte iffet kuralları ile donatıldıkları için cinsel değişiklik istedikleri zaman, bunu, kendilerinden bile sakladılar. Ama sevdikleri eşlerini, artık sevmediklerine inandılar.

47. Kendi akılları ihanet etti onlara; ama bu ihanetin nedeni, asıl onları şartlayanlardır! Saçma kurallardır; dinsel ve ahlaksal. Başka bir erkek isteyen kadın ki, onun kimliği önemli değildir aslında, birisini beğenip, ona aşık olduğuna inandırdı kendisini.

48. Bu yüzden yıkıldı bir çok birliktelik ve aile. Erkekler daha rahat oldu, yüzyıllarca. Onlar, başka kadınları daha korkusuz ve tepkisiz buldular. Eşlerini aldattılar ve bunu, kendilerine hak saydılar. Kadın bunu yapamazsa, evine kapanıp, iffetli kadın oldu; ama bozuldu akıl sağlığı, yok oldu cinselliği zamanla. Bu yüzden başka bahanelerle, kocalarına dar ettiler dünyayı.

49. Aslında, kendilerinden de sakladılar bunu. Onlar için önemli olan, iffetli olmaktı. Ama iffet nedir; sadece bir kuralın değerlendirmesi. Bu durumda erkek de zevk almadı evindeki eşinden. Çünkü, aynı erkekle olamayan kadının cinselliği de heyecansız ve kuruydu eşi için.

50. Budur; riyakar dinlerin getirdiği öğreti. İşte Seçkinlerim, aldatmayın asla eşinizi! Başka kıpırtılar duyarsanız içinizde, söyleyin bunu birlikte olduğunuz kişiye.

51. Eşler, birbirine imkan tanımalı değişiklik için. Buna ihtiyaç duyuluyorsa. Kimse utanmamalı cinselliğinden ve isteğinden. Bunu belirtene eşi yardımcı olmalı ve izin vermeli. Olabilmeli insan istediği seçkinimle veya dışardaki ile; gönlünün çektiğince.

52. İsterseniz birlikte yaşayın değişikliği, isterseniz ayrı; ama aldatmayın ve saklamayın bir şeyi. Duyduğunuz, sevgi veya aşk değildir. Değişik bir cinselliktir aslında. Asla karıştırmayın buna, sevgiyi ve aşkı.

53. Erkek, nasıl isterse başka kadını, kadın da isteyebilir başka bir erkeği. Bu, ne günahtır, ne ayıp ve ne de saklanması gereken bir şey eşinden. Bu şekilde karşılıklı saygı ve anlayış, uzun tutar birlikteliği. Sizi bağlayan, cinsellik ve menfaat olmamalı. Saf sevgi ve dürüstlük olmalı birbirinize.

54. Kimsenin hakkı yoktur, başka birisini kısıtlamaya; sırf onu seviyor diye. Bu, köle etmektir birini kendi cinselliğine. Ve bıkıp, atmaktır onu; canı istediğinde.

55. Seçkinlerim açık olmalı birbirlerine ve eşlerine; ama bir seçkinimin eşi benim yolumda değilse, O, aldatabilir eşini; yalan söyleyerek ve belli etmeyerek. Ama kısıtlamamalı kendisini; eşi dışardakilerden diye. Açmamalı içini; bunu hazmedemeyen dışardaki insana.

56. Ama istemezseniz, bu, sizin bileceğiniz iştir. Özel durumlar hariç, yapılmayabilir bu; ama siz insansınız ve bedensel arzunuz baskın çıkacaktır en sonunda. O zaman utanmayın kendinizden ve kısıtlamayın.

57. Ama çocuk yapmak isterseniz ve sizce önemliyse, onun babasının kim olduğunu bilmek, o zaman hamile kalana kadar gerekir kısıtlanmak ve kısıtlamak.

58. Cinsel arzunun sınırı ve kuralı yoktur. Herkes istediğini isteyebilir; - en yakın akrabadan veya en uzak yabancıdan - ama asla zorla olamaz bu; ne de kandırarak, ve çok küçük yaşlardakini, ne olduğunu anlamamasından istifade ederek.

59. Kimse utanmamalı içindeki istekten. Ama kimse de zorlamamalı başkasını; ya da aptallığından ya da cahilliğinden istifade etmemeli. Her şey, tam bir anlaşılmayla ve rıza ile olursa, buna karışamaz kimse.

60. Beden zevkinizle ve açlığınızla karıştırmayın asla, sevgiyi ve aşkı! Bedensel açlık ayıp değildir asla. Asla yakıştırmayın buna aşkı. Kendinizi tanıyın ve kabul edin olduğu gibi.

61. Cinsel kıskançlıktır, en kötü günah. Sonraki, eşini kısıtlamak. Daha sonraki ise, kısıtlanmayı kabul etmektir.

62. Ama her şey kararınca olmalıdır. Kimse, tensel açlık ilişkisini uzatmamalıdır aylarca. Ve kimse, eşiyle dengeyi ve eşitliği bozmamalıdır, akılcı bir orandan fazla.

63. Size her imkan tanınmıştır. Yasak yoktur. Günah yoktur. Korkulan cehennem ve sahte dinlerin ahlak kavramları yoktur. Ama her şey, sizin isteğinize bağlıdır. Kim, nasıl kabul ederse ve anlaşırsa. Yeter ki, kendiniz olun ve tanıyın kendinizi. Ne istediğinizi bilin. İsterseniz, olabildiğince tek eşli olun; ama bilinki, sonunda bıkacaksınız. Ve nefret edeceksiniz bu yüzden; bugün sevdiğinizden.

64. Cinsellikte sınır yoktur; bu yüzden ayırmam tek tek; şunu yapabilirsiniz, bu olmaz diye. Bu, ancak insanların en özel zevklerine müdahale etmek isteyen, Sahte Tanrı'nın şeriatında olur. İsteyen, cinselliğini yaşar istediği ile ve istediği gibi.

65. Bana yapılan hizmet, seçkinlerimin, kendilerini tanıyarak, istedikleri gibi olmalarıdır. Ben onlardan razıyım.

66. Kendinizi bir şeyden kısıtlayacaksanız, bunu siz istemediğiniz için yapın! Sahte Tanrı'nın dinsel ve ahlaksal kuralları yasaklıyor diye değil ve çocukluktan beri ve yüzyıllardan beri, böyle şartlandığınız için değil. Ne isterseniz, yapın! Sizin kuralınız, kuralın olmamasıdır.

67. Mumyaları bilir misiniz? Ölmüş insanların bedenleridir, mumyalar. Sarılıp, sarmalanırlar. Onlar yüzlerce, binlerce yıl önceden kalmış cesetlerdir. İşte kendisini, nedenini bilmediği kurallarla sarıp sarmalayan insan da, bir mumyadır. Yoktur ondan bir farkı. Tek farkı, nefes alıyor olmaktır sadece. O kişi ki, yaşadığını sanır ama yaşamamaktadır aslında.

68. Anlamadığı, mantığa vurmadığı ve yaşamak için, aslında hiç de ihtiyacı olmayan kurallar, onu hayata ve hayatın sevincine karşı koruyan kalkanlar, mumyayı saran sargılar haline gelmektedir. O insan yaşamamaktadır; ancak yaşadığını zannetmektedir.

69. Yırtın, sizi saran mumya sargılarını! Yaşadığınızı anlamak için ve gerçekten yaşamak için ve kendinizi tanımak için ve ruhunuzu ölümsüzleştirmek için ve içinde olduğunuz kısıtlı ömür süresinde dünyayı algılamak için, başka şeyler de yapın, nefes almaktan!

70. Benim hizmetim vardır. Bana yapılan hizmettir bu. Benim hizmetim, bana yakın olmak için yaptıklarınızdır. Beni hoşnut etmek için yaptıklarınızdır. Bunun zamanı yoktur. Başka seçkinlerle bir arada olmanız da gerekmez, bana hizmet için. Her an bana hizmet edebilir ve bana yakın olabilirsiniz. Bana yaptığınız hizmet, sizin kendinizedir aslında.

71. Benim ibadetim vardır. Bana yönelik tapınmadır bu. Bana tapmak, sizin sevinciniz ve yüceltmenizdir kendinizi. Benim tapınımımla, benden güç alırsınız maddi ve manevi. Zor değildir benim tapınımım; hatta alışılmış bir tanrıya tapınım gibi de değildir. Bir bilgi ve zevk toplantısıdır; bir şölendir; şenliktir benim tapınımım!

72. Birbirinize eşit olmanız ve böyle başlamanız yola, benim hizmetimin ilk adımıdır. İlk eşitlik, kadınla erkeğin eşitliğidir. Eşlerin eşitliğidir. Sonra gelir seçkin olanlarımın, birbirine eşitliği. Herkes birdir; farklılık yoktur. Biri diğerinden üstün değildir asla; ama bir iki tanesi müstesnadır.

73. Bütün yolumdan gidenler ve bana tapanlar ve beni sevenler ve benimle olanlar, yakınlık olarak eşittir bana. Hiçbiri diğerinden üstün değildir ve üstünlük taslayamaz biri diğerine. Ne kimse aşağıdır, ne de kimse daha yukarı. Kimse emir veremez kimseye ve kimse, toplumda daha ön sırada değildir.

74. Toplumlarımın başındakiler, biraz daha yakındırlar bana. Ama her toplumun başında olan kimse ki, o kimseler belli devirler içinde değişirler. Her ayrı toplumu yöneten, görevini yaptığı sürece daha yakındır bana ve ona kudretimden veririm, severek. Ama bir yıl içinde değişmelidir, toplumun başkanı. Ve isterse o toplum, bir dönem daha aynı başkanı, bunun da sakıncası yoktur bence.

75. Başkanların üzerindedir, Kara rahiplerim ve rahibelerim. Onlar değişmezler ve görevleri hayat boyu sürer. Onlar, bana daha da yakındırlar; çünkü onlar eğitir toplumları ve benden aldıkları kudretle yardımcı olurlar insanlarıma. Doğru yolu gösterirler ve teşvik ederler.

76. En sonra da, Baş Kara Rahib'im ya da Kahin'im yakındır bana. O ve onun altındadır, Baş Kara Rahibe'm. Onlar daha yakın olabilir kudretime. Çünkü, benden gelebilecek bilgileri aktarırlar insanlarıma. Onlar bir yeterlilikten çok, birer araçtırlar da benim için.

77. Ama bütün bu görevlilerim de, insanlarımın üzerinde çok fazla bir yaptırım gücüne sahip olamazlar; ben özel olarak istemedikçe ve gerekmedikçe. Bu yüzden, gerçek anlamda eşittir benim seçkinlerim; herhangi bir dinin izleyicilerinin, kendi aralarındaki eşitlikten çok daha fazla.

78. Her insanım, bu Ayetler Kitabı'ma sahip olmalı ve okuyup, onu düşünmeli zaman zaman. Sayınız artmaya başlayınca bir toplum olursunuz, kendi aranızda. Toplumunuz genişleyince, sayınızı asla Onüç'ten fazla yapmamalısınız! Ne zaman ki ondördüncü kişi girer toplumunuza ya da duruma göre, onüçüncü kişi girince, toplumdan eski olan biri veya eşi varsa, ikisi ayrılmalılar. Ayrılanlar da, yavaş yavaş kendi toplumlarını kurmalıdırlar. Kurucular, ilk başta, o toplumun başıdırlar.

79. Onların geliştirdiği yeni toplum da yeterli sayıya ulaşınca, oradan ayrılan en eskilerden biri kurabilir başka bir toplumu. Bu sistem, uzun süre böyle sürecektir. Ne zaman ki, insanlar arasında çoğalırsınız ve sayınız çok fazla artar ve saklanmak gereği duymazsınız; o zaman, artık gerek kalmaz küçük toplumlar halinde yaşamaya. Buna da karar verecek olan, rahiplerimin ve rahibelerimin çoğunluğudur veya benim bir vahyimdir. Ama en iyisi, küçük toplumların güvenliğidir sizin için.

80. Dışardakilere gelince. Onlar sizindir. Eşit değillerdir benim gözümde. Onlara istediğinizi yapabilirsiniz. Bir dışardaki ile evlenen veya birlikte olan insanım, onu istediği gibi aldatabilir; hatta bunu yapmak zorundadır bana hizmet olarak.

81. Dışardakilerden, uyandırılabilecek gibi olanları kollayın. İyilik yapabilirsiniz onlara. Yumuşak şekilde yaklaşın ve yavaş yavaş tanıtın; belli edin öğretimi. Onu elde etmek ve ikna etmek, her insanımın görevidir ve zevkidir ve bana hizmetidir en makbul olan. Ama ne zorlayın dışardakini ve ne de menfaat vaadleri ile satın alın. O şekilde gelecek olan gelmesin; daha hayırlıdır bu sizin için.

82. Toplumunuzda veya başka bir toplumumda görmek istemeyeceğiniz dışardakilere ya da size düşman olan dışardakilere davranışınız, sizin kararınızdır. Zarar görüyorsanız, zarar vermekte de tereddüt etmeyin ona.

83. En kolayı maddesel zarardır. Dünya şartları kullanılarak ama bunu yapamazsanız, ibadetimde bana şikayet edin ve benim ismimle lanetleyin onu. Büyü yapın ona. Felaketini isteyin herbiriniz; hatta bir tekiniz bile istemiş olsa bunu.

84. Unutmayın ki, her zaman yanınızda olduğum gibi, beni çağırdığınız ve bir dışardakini lanetlediğiniz zaman bütün kudretim yanınızda olur daima.

85. Seçkinlerimin hiçbiri diğeri için lanet isteyemez ve benim seçkinim de bunu hakedemez; ama gerekirse, ancak bir rahip veya rahibem şikayet edebilir seçkinimden. En son karar, baş rahibimin veya rahibemindir bir seçkin olanım hakkında; şayet Kahinim yoksa. Yaşıyorsa kahinim şikayetin olduğu tarihte, o zaman son karar ona aittir seçkinim hakkında.

86. Benim dinim ve benim tapınımım her zaman adildir; arabın dininden ve kilisenin ve Yahudinin. Ve onların tanrıları, onları duymayacak kadar sağırken, ben duyarım daima ardımdan gelenleri.

© 2023 BY TAPINAK
bottom of page